Anayasaya aykırı, insanlık dışı ve mantıksız

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, Donald Trump tarafından yeniden ele alınan seyahat yasağının, Müslümanlara yönelik mutasyona uğramış, virüs benzeri ve her zamankinden daha dirençli yabancı düşmanı bir politikayı gösterdiğini söyledi.

Yemen'in Ta'iz kentindeki kuşatılmış bir mahallede bombalar patlarken, o zamanlar yaşları 16 ile 18 olan Yahya ve Mahir kardeşler merdivenin altına sığınmışlardı. Burada azalan yiyecek ve su ile üç gün geçiridler. Dördüncü günün şafağında, korkunç silah sesinden kaçmak için koştular. Kardeşlerin Green Card sahibi olan anneleri Fatima, "onlar koşarken mermiler ayaklarının yakınına isabet ediyordu. Şanslılar ki yaralanmadılar" dedi.

Fatima'nın en büyük umudu, oğullarının New York'a, yanına gelebilecek olması.

Neredeyse iki yıl geçtikten sonra Kasım ayında, şimdi yaşları 18 ve 20 olan kardeşler, ABD'ye gelmek için başvurdu ve halihazırda mahsur kaldıkları Cibuti'deki ABD elçiliğinde bir mülakata girdi. Mülakat iyi geçti ve aileleriyle yeniden bir araya gelmek için uzunca bekleyişlerinin bir nihayete ereceğine dair umutlulardı.

Fakat Donald Trump'ın seyahat yasağı tüm her şeyi değiştirdi.

Pazartesi günü, bir önceki hali ABD mahkemeleri tarafından engellendikten üç hafta sonra, Beyaz Saray tarafından yeniden gözden geçirilmiş bir başkanlık kararnamesi yayımlandı. Bir kalem darbesiyle Başkan Trump, Yahya ve Mahir gibi Yemenlilerin ABD'ye girişini engelledi. Trump ayrıca Amerika'nın kapısını Suriye'den, İran'dan, Libya'dan, Somali'den ve Sudan'dan -mülteciler de dahil- herkese etkin bir şekilde kapadı.

Bu altı ülkede iki şey ortak: Nüfusu ağırlıklı olarak Müslüman ve vatandaşlarının bazıları zulüm, gelişigüzel bombalamalar ve işkence gibi ciddi insan hakları ihlallerinden kaçmak için sığınmaya çalışıyor.

Yeni başkanlık kararnamesinin kapsamını biraz daraltarak, Trump yönetimi önceki sicilinin bir kısmını telafi etmiş olabilir, fakat yine de kararname ağır bir şekilde ayrımcı kalıyor. Bir ulusal güvenlik önlemi olarak gizlenmiş olan bu yasak, eski halinin en itici öğelerinden birçoğunu yeniden üretiyor.

Başkan Trump, 2015 yılındaki kampanyası sırasında tüm Müslümanların ABD'ye seyahat etmesinin yasaklanmasını önerdi. Hayli yoğun bir tepki ve belki de hukukçuların tavsiyesi üzerine bu önerilen yasaktan geri adım attı ve dilini de Müslümanlar yerine spesifik ülkeleri hedeflemeye kaydırdı.

Bu kaymanın nedeni hesaplanmıştı. Tıpkı Temmuz 2016'da NBC'de açıkladığı gibi: "Ben Müslüman kelimesini kullandığımda insanlar çok üzülmüştü. Oh, Müslüman kelimesini kullanamazsın, bunu hatırla. Ben buna tamamım, çünkü ben Müslümanlar yerine bölge hakkında konuşuyorum."

Yasağın arkasındaki yabancı düşmanı niyeti gizlemeye çalışması Washington DC'yi kandırmadı ve kendisinin ulusal güvenlik gerekçelerini inandırıcı bulmayanlar mahkemeye başvurdu.

Aslında mültecilerin terör eylemleri gerçekleştirme hususunda başkasından daha büyük bir risk oluşturduğu fikri yanlış. Mülteci,  terör eylemi gerçekleştiren birisi değildir, mülteci terör eylemi gerçekleştirenlerden kaçan kişidir.

Yakın zamana kadar ABD bu durumu açıkça farketti. 1980'de kurulan ABD'nin Mülteci Kabul Programı, üç milyondan fazla mültecinin başarıyla yeniden yerleştirilmesine öncülük etti. Bu, dünyanın en savunmasız insanlarının bazılarını umutlandıran bir işaretti.

Bu işareti kısmak, başkanlık kararnamesinin ABD hükümetinin İslam ile savaşta olduğu hususunda çıkarımda bulunanların elini güçlendirir.

Bu ayın başında gelen haberler, kendilerine İslam Devleti adı veren silahlı grubun üyelerinin önceki başkanlık kararnamesini "kutsanmış yasak" olarak tanımladığını, çünkü bunun anti-ABD tavırların canlanmasına yol açacağını ortaya koyuyor.

Trump yönetiminin amacı, yasal incelemeye dayanacak bir politika oluşturmaktır. Yeniden ele alınan seyahat yasağı, ilk seyahat yasağının aşırılıklarını azaltmak yerine, Müslümanlara yönelik mutasyona uğramış, virüs benzeri ve her zamankinden daha dirençli yabancı düşmanı bir politikayı gösteriyor. Ve her virüs gibi etkileri kolaylıkla bulaşıyor.

Yahya ve Mahir için bilinmeyen bir yerde arkadaşsız ve işsiz bir hayat zor. Kendisini ABD'de artık güvende hissetmeyen anneleri Fatima, "Oğullarım kesinlikle yardımsız ve kaybolmuş hissediyor" diyor ve ekliyor: "Başkan Trump tarafından verilen bu kararlar bizi sürekli korku içinde bıraktı. Hayatımızda yanlış hiçbir şey yapmamamıza rağmen sanki şüpheli gibi hissediyoruz."

Bu yasağın temsil ettiği her şeye meydan okumak bize bağlı. Dünya çapında insanlar, seyahat yasağı konusundaki muhalif fikirlerini açıklıyor ve yarın Amerika Birleşik Devletleri'nde Uluslararası Af Örgütü, ulusal bir eylem günü düzenliyor. Ülke çapında, tüm inanç ve kökenden Amerikalılar, Kongre'nin bu yasağı reddetmesini ve savaştan Yahya ile Mahir gibi mültecilerin umutlarını yeniden inşasını talep etmek üzere bir araya gelecekler.

*İsimler değiştirilmiştir.