Anayasa Mahkemesi’nin Osman Kavala hakkındaki kararı “adaletsizliğin açtığı yaralara tuz basıyor”
Anayasa Mahkemesi, sivil toplumun öncülerinden Osman Kavala’nın tutukluluğunun kaldırılması için yaptığı bireysel başvuruyu, tutukluluk halinin insan haklarını ihlal etmediği gerekçesiyle reddetti. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyacısı Milena Buyum, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bugün Türkiye’nin en yüksek mahkemesi tarafından verilen ve izahı mümkün olmayan karar, adaletsizliğin açtığı yaralara tuz basıyor. Osman Kavala’nın hakları ihlal edilmektedir. Kavala değil 600 gün, bir gün bile cezaevinde geçirmemeliydi. Kendisine yöneltilen suçlamalar düşürülmeli ve Kavala derhal serbest bırakılmalıdır.”
“Osman Kavala’ya yönelik saçma iddialar adeta tarihi yeniden yazmayı ve Türkiye’de sivil toplumun önde gelen isimlerini susturmayı amaçlıyor.”
“Anayasa Mahkemesi 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde de tutuklu gazeteciler Ahmet Altan ile Nazlı Ilıcak’ın başvurularını reddetmişti. Anayasa Mahkemesi, son verdiği kararla, cezaevine hiç gönderilmemesi gereken birinin tutukluluk süresini uzatmış oldu” diyen Buyum, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Şimdi tüm gözler, Osman Kavala’nın dosyasını incelemekte olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) çevrildi. AİHM, bu adaletsizliğe derhal son vermelidir.”
Arka Plan
Osman Kavala 18 Ekim 2017’de İstanbul’da polis tarafından gözaltına alındı. Kavala, 1 Kasım’da, ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs’ ile suçlanarak tutuklu yargılanmak üzere cezaevine gönderildi. Sonraki günlerde ve haftalarda, soruşturmadan sızan ayrıntıları kullanan hükümete yakın medyada Kavala’ya yönelik bir karalama kampanyası yürütüldü. Basında çıkan bu haberlerde, Osman Kavala’nın Temmuz 2016’daki darbe girişimini organize ettiği öne sürülen kişilerle bağlantılı olduğu gerekçesiyle soruşturulduğu iddia edildi.
İki yıllık cezaevi sürecinden sonra hükümet yanlısı medyadaki karalama kampanyası, Kavala’nın “Gezi Parkı protestolarındaki rolü” üzerinden devam etti ve Kavala’nın protestoları finanse ettiğini ve Türkiye’nin diğer şehirlerine yaymaya çalıştığını iddia etmeye başladı.
Osman Kavala ile sivil toplum çalışmaları yürüten diğer 16 kişi, Türk Ceza Kanunu’ndaki en ağır ceza olan şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapis cezası ile yargılanıyor. 19 Şubat 2019 tarihli iddianame 4 Mart 2019’da İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Davanın ilk duruşması, 24 ve 25 Haziran 2019 tarihlerinde Osman Kavala ve aynı davada yargılanan Yiğit Aksakoğlu’nun tutuklu bulunduğu Silivri cezaevinde görülecek.
Basın Açıklamaları
- Ukrayna: Rusya’nın savaş suçu kapsamına giren saldırılarında çocuklar öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediyor
- ABD, İsrail’in insani yardımları engellemesine karşılık ABD yasalarını uygulamıyor
- Türkiye: “Etki ajanı” olarak bilinen yasa teklifinin geri çekilmesi sivil toplum için önemli bir kazanım
- Küresel: FIFA 2034 Dünya Kupası adaylık sürecini durdurmalı ve 2030 için güvenilir bir insan hakları stratejisi talep etmeli
- COP29: Liderler adil iklim finansmanı sağlamayı ve fosil yakıtlardan tamamen uzaklaşmayı taahhüt etmeli
- Uluslararası Af Örgütü ABD Başkanlığına seçilen Trump’ın ikinci döneminde de insan haklarını savunacak
- Türkiye: ‘Etki ajanı’ yasası olarak bilinen yasa teklifi sivil topluma yönelik bir saldırıdır ve reddedilmelidir
- Türkiye: Osman Kavala haksız tutukluluğunun yedinci yıldönümünde, “gerçekten özgürlüğü teneffüs edebileceğime inanıyorum” diyor