• Acil Eylem

Afgan Sığınmacı Tabriz Saifi Ciddi Sağlık Riski Altında


İMZACI OLUN

Göç İdaresi Başkanlığı

Sayın Göç İdaresi Başkanı,

Size, engelli ve haftada üç kez hayat kurtarıcı böbrek diyalizine bağımlı olan Afgan sığınmacı Tabriz Saifi’nin acilen ihtiyaç duyduğu ücretsiz tıbbi tedaviye erişebilmesini sağlamak üzere acilen müdahalede bulunmanızı talep etmek üzere yazıyorum. 

Tabriz Saifi ve ailesi (annesi, babası ve iki yetişkin kardeşi) 2016 yılından bu yana Türkiye’de sığınmacıdır. Önce Yalova’da yaşamışlar, ardından Mayıs 2024’te, Tabriz Saifi’nin daha ileri tıbbi bakım gerektiren kronik tedavi ihtiyaçları nedeniyle Bursa’ya taşınmışlardır.

28 Şubat’ta, Tabriz Saifi’nin Bursa Göç İdaresi Müdürlüğü’ndeki mülakatının ardından, aileye, ‘ırk, din, etnik köken, bir toplumsal grubun üyesi olma veya siyasi görüşleri temelinde zulme maruz bırakılma konusunda haklı kaygılarının olmadığı’ gerekçesiyle başvurularının reddedildiği bildirildi. Bu, ailenin uluslararası koruma başvurusunun reddedildiği ikinci seferdir. 2021 yılında, Yalova’da yaşadıkları dönemde benzer bir karara itirazları, babanın Afganistan’da işkenceye maruz bırakıldığının tespit edilmesi üzerine olumlu sonuçlanmış ve uluslararası koruma başvuru sahibi statülerini geri kazanmışlardı. Aileyi temsil eden avukatlar, tıbbi tedavi hizmetlerinin durdurulmasıyla sonuçlanan son karara itiraz etti. Bu nedenle, uluslararası koruma başvurularının reddedilmesinin tüm olumsuz sonuçları, avukatların itirazı sonuçlanana kadar giderilmelidir. Aile kimlik kartlarını çıkarmış olduğu halde Tabriz Saifi’nin hayat kurtarıcı tıbbi tedaviye erişimi sağlanmamaktadır.

Sizi, Tabriz Saifi’nin haftada üç kez ücretsiz olarak böbrek diyalizine girebilmesini ve ciddi sağlık durumu için gerekli diğer tüm tıbbi tedavi türlerine erişebilmesini sağlamak üzere acilen harekete geçmeye çağırıyorum. Yetkililer, Türkiye’nin sağlık hakkını da içeren insan hakları yükümlülükleri doğrultusunda, Tabriz Saifi gibi kişilerin hayat kurtarıcı bakıma erişimlerini güvence altına almalıdır. Saifi’nin temel tedaviden yoksun bırakılması, bu yükümlülüklerin ihlali olacaktır.

Saygılarımla,


Kronik diyabet hastalığı nedeniyle gözleri görmeyen ve haftada üç kez böbrek diyalizine bağımlı olan Afgan sığınmacı Tabriz Saifi, uluslararası koruma başvurusunun 28 Şubat’ta Bursa Göç İdaresi Müdürlüğü tarafından reddedilmesinin ardından yakın risk altındadır. Tabriz Saifi ve ailesinin itiraz ettiği karar, Saifi’nin devlet hastanelerinde ücretsiz sağlık ve yaşam koruyucu tıbbi tedaviye erişme olanağının aniden sona ermesine yol açtı. Yetkililer, Saifi’nin, ailesinin henüz sonuçlanmamış itirazının askıya almak etkisine uygun bir şekilde, ücretsiz tıbbi tedaviye ve ihtiyaç duyabileceği diğer hizmetlere erişimini tekrar sağlamalıdır.  

EK BİLGİ

Tabriz Saifi 29 yaşındadır ve kronik böbrek hastasıdır. Hastalığı nedeniyle haftada üç kez diyalize girmesi gerekmektedir. Ayrıca görme yetisinden tamamen yoksundur ve annesinin, babasının ve iki kardeşinin desteğine bağlı durumdadır.

Saifi’nin ailesi, Temmuz 2021’de, baba Nasruddin Saifi’nin Afganistan’da daha önce işkence ve diğer türde kötü muameleye maruz bırakılmış olması ve bu tecrübenin tüm aile bireyleri üzerindeki etkileri nedeniyle Türkiye İnsan hakları Vakfı’na tıbbi ve psikososyal destek başvurusunda bulundu ve halihazırda bu destekten yararlanmaktadırlar.

Şubat 2017’de Nasruddin Saifi tüm ailesi adına uluslararası koruma başvurusu yaptı. Başvuru Şubat 2021’de, Yalova İl Göç İdaresi Müdürlüğü tarafından reddedildi. Aile, Bursa İdare Mahkemesi’nde karara itiraz etti ancak mahkeme Saifi ailesinin uluslararası koruma başvurusunun reddedilmesi kararını onadı. Üst mahkemeye yapılan itiraz üzerine bölge idare mahkemesi, İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nün kararını bozdu. Aile hâlâ uluslararası koruma başvuru sahibi ve sığınmacı statüsündedir.

Ailenin uluslararası koruma başvurusu 28 Şubat 2025’te, Tabriz Saifi ile yapılan mülakatın ardından, esas başvuru sahibi Saifi’nin babası olduğu halde ikinci kez reddedildi. Ailenin avukatları, Tabriz Saifi’ye gözlerinin görmemesi nedeniyle okuyamadığı bir belgenin imzalatılması da dahil olmak üzere mülakatla ilgili birçok ciddi usulsüzlüğe dikkat çekti.

Türkiye’nin 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 3. Maddesi uyarınca, uluslararası koruma başvuru sahibi, uluslararası koruma talebinde bulunan ve henüz başvurusu hakkında son karar verilmemiş olan kişi olarak tanımlanmaktadır. Kanunun 80/e Maddesi de yine, uluslararası koruma başvurusunun reddedilmesi kararına itiraz eden kişinin ülkede kalma hakkı olduğunu belirtmektedir. Ayrıca Türkiye, uluslararası insan hakları sözleşmelerini imzalamış bir ülke olarak, hassas durumdaki kişilerin sağlık hakkını güvence altına almakla ve onları korumakla yükümlüdür.