ABD: CIA’in işkence programının mimarları ilk kez Guantanamo’da ifade verecek

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) ‘gelişmiş sorgulama teknikleri’ adı verilen yöntemlerini tasarlamak ve uygulamaktan sorumlu iki psikolog, gelecek hafta Guantanamo Körfezi’nde görülen 11 Eylül Davası’nın ön duruşmasında ifade verecek. 

Sözleşmeli psikologlar James E. Mitchell ve John ‘Bruce’ Jessen, tutukluları su altında tutarak havasız bırakma, küçük kutulara koyma, fiziksel şiddet ve işkence kapsamına giren uykusuz bırakma gibi çeşitli sorgulama tekniklerinden sorumlular. Birçok tutuklu, Avrupa da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki gizli yerlerde, bazı Avrupa devletlerinin de suç ortaklığı ile buna benzer ihlallere uğradı. UAÖ’nün ‘terörle mücadele’ ve insan hakları avukatı Julia Hall, duruşmalara katılacak. Guantanamo Deniz Üssü’nde görülecek ön duruşmalar sırasında brifing verilecek.

Hall konuya ilişkin yaptığı ilk açıklamada, “Bu psikologların sapkınca ‘çalışmaları’ işkenceye karşı verilen küresel mücadeleyi son derece olumsuz etkiledi.  Savundukları sorgulama teknikleri tüm dünyada bir dalga etkisi yarattı” diyen Hall, sözlerini şöyle sonlandırdı: 

“Mitchell ve Jessen da dahil olmak üzere ABD’nin işkence programından sorumlu olan kişiler, adalet önüne çıkarılmak yerine korundu ve bazı durumlarda terfi ettirildi. Yüksek profile sahip bu duruşmada ifade verecek olmaları, CIA’in terörle mücadele programının merkezinden insan hakları ihlallerini söküp atamadığını gösteriyor. Bu konudaki cezasızlık, ABD tarihinde kara bir lekedir. İşkence kesinlikle haklı gösterilemez ve işkence yapan herkesten hesap sorulmalıdır.”

18 Ocak – 1 Şubat tarihlerinde görülecek duruşmaları Af Örgütü adına Julia Hall’ın yanı sıra Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesi Kıdemli Programlar Direktörü Zeke Johnson da izleyecek. Johnson, ABD’deki insan hakları ihlallerine derhal son verilmesi için çalışan uzman ekibi yönetmektedir.

Arka Plan

Mitchell ve Jessen’in, 11 Eylül saldırılarını planlamak ve saldırılara yardım etmekle suçlanan Halid Şeyh Muhammed ile diğer dört erkeğin yargılanacağı ön duruşmalarda ifade vermesi bekleniyor.

UAÖ, gizli olmayan duruşmaları izlenebilecek az sayıdaki sivil toplum örgütünden biridir. Julia Hall, ABD Savunma Bakanlığı tarafından askeri komisyonların yargılamalarını izlemesine izin verilen ilk kişilerden biridir. Hall, 2008’de, Usama Bin Ladin’in şoförü Selim Hamdan’ın Guantanamo’da yargılandığı davanın ilk duruşmasını izlemişti. 

CIA’in Polonya, Romanya ve Litvanya gibi ülkelerdeki gizli merkezlerinde Avrupa devletlerinin suç ortaklığı konusunda uzman olan Hall, üç eski tutuklunun İrlanda ve İsveç’e yeniden yerleştirilmesi sürecine de bizzat katkı sağladı.

Zeke Johnson, Birleşmiş Milletler İşkenceyi Önleme Komitesi’nde ve İnter Amerikan İnsan Hakları Komisyonu’nda UAÖ’yü temsil etmiştir. Johnson ABD Kongresi’nde ABD’nin insansız hava aracı saldırılarıyla ilgili tanıklık yaptı ve Guantanamo Körfezi’ndeki askeri komisyonlarda görülen duruşmaları izledi.

UAÖ uzun zamandır ABD’nin küresel ‘terörle mücadele’ programı çerçevesinde tutuklulara işkence ve kötü muamele uygulamalarında sorumluluğu bulunan devlet yetkililerinden hesap sorulmasını ve Guantanamo’daki tutukluların serbest bırakılmasını ya da en kısa sürede ABD federal mahkemelerinde yargılanmasını talep ediyor. 

UAÖ defalarca ABD hükümetine Guantanamo’daki gözaltı merkezini kapatma ve yıllardır süren insan hakları ihlallerine son verme çağrısı yaptı.

UAÖ ayrıca 11 Eylül saldırılarında sorumluluk taşıdığı iddia edilen şüphelilerin adil yargılanması konusunda yaşanan gecikmelerin, adaleti ve 11 Eylül mağdurları ile ailelerine onarım sağlanmasını doğrudan engellediğini belirtiyor. 

Ocak ayında Guantanamo Körfezi’nde görülecek duruşmaların merkezinde, işkence altında alınan ifadelerin 11 Eylül Davası’ndaki kanıtlar arasından çıkarılması gerekip gerekmediği sorusu bulunuyor. Uluslararası adil yargılanma standartlarına uygun olmayan bir şekilde aynı davada yargılanan beş sanık, askeri komisyonca suçlu bulunduğu takdirde ölüm cezasına mahkum edilebilir. Bu davalarda ölüm cezasına başvurulması, temel insan haklarının mutlak surette ihlali olacaktır.