AB: Göç Anlaşması “ızdırabın artmasına” sebep olacak
"Bu anlaşma Avrupa sığınma hukukunu gelecek on yıllar boyunca geriye götürecek. Anlaşmanın muhtemel sonucu, bir kişinin AB'de sığınma talebi yolculuğunun her adımında ızdırabın artması olacak. AB dışı ülkelerdeki muamele biçiminden AB sınırlarında sığınmaya ve hukuki desteğe erişimlerine ve AB içindeki kabullerine kadar, anlaşma, insanların güvenliğe erişimini zorlaştırmak için tasarlandı."
Uluslararası Af Örgütü 20 Aralık’ta yayımladığı açıklamada, AB’nin Göç ve Sığınma Anlaşması’nda kabul ettiği değişikliklerin, Avrupa sığınma hukukunu gelecek on yıllar boyunca geriye götüreceğini ve daha fazla insani ızdıraba yol açacağını belirtti.
20 Aralık’ta bir dizi yasa teklifi üzerinde varılan siyasi uzlaşı, devletlerin Avrupa’ya gelen kişilere nasıl müdahale edeceğine ilişkin yönetmelikler yoluyla AB’nin göç ve sığınma politikasında değişiklik yapacak. Avrupa Komisyonu, AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’nun vardığı anlaşma, hareket halindeki insanların haklarını azaltacak.
Uluslararası Af Örgütü Avrupa Enstitüleri Ofisi Direktörü Eve Geddie konu hakkındaki açıklamasında, "Bu anlaşma Avrupa sığınma hukukunu gelecek on yıllar boyunca geriye götürecek. Anlaşmanın muhtemel sonucu, bir kişinin AB'de sığınma talebi yolculuğunun her adımında ızdırabın artması olacak. AB dışı ülkelerdeki muamele biçiminden AB sınırlarında sığınmaya ve hukuki desteğe erişimlerine ve AB içindeki kabullerine kadar, anlaşma, insanların güvenliğe erişimini zorlaştırmak için tasarlandı" dedi. Geddie sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anlaşma neredeyse kesin olarak, çocuklu aileler ve hassas durumdaki kişiler dahil olmak üzere daha fazla insanın AB sınırlarında fiilen gözaltında tutulmasına neden olacak. AB'de sığınma talep eden insanlara yönelik güvenceler azaltılırken daha fazla insan sığınma taleplerinin adil ve eksiksiz değerlendirilmesi yerine standartların altında kalan sınır sığınma prosedürlerine yönlendirilecek."
"Ayrıca, Göç Anlaşması, İtalya, İspanya ve Yunanistan dahil insanların Avrupa'da ilk ulaştığı ülkeleri somut olarak desteklemekte de yetersiz kalıyor. Yeniden yerleştirme yoluyla dayanışmaya öncelik vermek ve koruma sistemlerini güçlendirmek yerine ülkeler sırf dış sınırlarını güçlendirmeye veya insanların Avrupa'ya ulaşmasını engellemek için AB dışındaki ülkeleri finanse etmeye para harcayabilecek."
20 Aralık’ta varılan anlaşma aynı zamanda, varışların arttığı dönemlerde ve sözde göçmenlerin 'araçsallaştırılması' ve 'mücbir sebep' durumlarında ülkelere AB'nin geniş kapsamlı sığınma kurallarından sapma izni vermektedir. Bu istisnalar uygulamada, mülteci ve uluslararası insan hakları hukuku çerçevesindeki uluslararası yükümlülüklerin ihlali tehlikesini doğuruyor. Bu, korumaya ihtiyaç duyan kişilere yönelik ortak bir insani müdahaleyi zayıflatmakta, insanları ciddi insan hakları ihlalleri riskiyle karşı karşıya bırakmakta ve Avrupa sınırlarındaki orantısız acil durum tedbirlerinin normalleştirilmesine zemin hazırlayarak küresel çapta sığınma hakkı için tehlikeli bir
Dahası, anlaşma, yakın zamanda Arnavutluk, Libya, Tunus ve Türkiye ile imzalanan anlaşmalara ek olarak AB'nin göç yönetiminde sınırları ötesindeki ülkelere bağımlılığını artırmaktadır. Bu da AB içinde onurlu kabule yatırım yapmak ve insanların tehlikeli yolculuklara bel bağlamadan Avrupa'da korumaya ulaşmalarını sağlamak için güvenli ve düzenli yolları genişletmek yerine, sınır denetimini dışsallaştırmak ve Avrupa'nın mülteci koruma yükümlülüklerini ortadan kaldırmak yönünde bir adım daha atılması anlamına gelir.
"Uluslararası Af Örgütü uzun yıllardır AB kurumlarını ve üye devletleri, insan haklarını AB sığınma reformları hakkındaki müzakerelerin merkezine almaya çağırıyor. Buna karşın, yıllarca süren karmaşık müzakerelerin ardından AB şimdi mevcut olandan daha fazla değişikliğe ihtiyaç duyan bir sisteme doğru ilerleme riski taşıyor" diyen Eve Geddie sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Anlaşma, AB'deki sığınma sistemlerinin karşı karşıya olduğu acil sorunları çözmeyecek. Sığınma ve kabul sistemlerine yatırım eksikliği, hukuka aykırı ve genellikle şiddet içeren geri itmeler, insanları sığınma haklarından yoksun bırakan politikalar ve AB sınırlarındaki cezasızlık bu sorunlar arasındadır. AB hukukunu uygulamak ve geri itmeler ve diğer ihlaller için hesap verebilirliği sağlamak için yenilenen taahhütler olmadan bu anlaşma, Avrupa'daki sığınmacılara yönelik korumaları veya Avrupa'nın ortak göç müdahalesini iyileştirmekte hiçbir işe yaramayacak. AB'ye yaptığımız, kapsamlı bir biçimde belgelenen bu ihlallerle mücadele etme ve Avrupa sınırlarına ulaşan insanlara, insan haklarına uygun, sürdürülebilir ve yeterli kaynaklara sahip bir sistem sunmak için adım atma çağrımızı yineliyoruz."
Arka Plan
Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi 20 Aralık’ta, Sığınma Prosedürleri Yönetmeliği, Sığınma ve Göç Yönetimi Yönetmeliği, Tarama Yönetmeliği, Kriz ve Mücbir Sebep Yönetmeliği ve EURODAC Yönetmeliği dahil Yeni Göç ve Sığınma Anlaşması'nın birçok temel bölümünde siyasi uzlaşmaya vardı.
Ancak müzakereler Şubat 2024'e kadar teknik düzeyde devam edecek. Haziran 2024'teki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önceden anlaşmanın resmen kabul edilmesi bekleniyor.
Basın Açıklamaları
- Ukrayna: Rusya’nın savaş suçu kapsamına giren saldırılarında çocuklar öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediyor
- ABD, İsrail’in insani yardımları engellemesine karşılık ABD yasalarını uygulamıyor
- Türkiye: “Etki ajanı” olarak bilinen yasa teklifinin geri çekilmesi sivil toplum için önemli bir kazanım
- Küresel: FIFA 2034 Dünya Kupası adaylık sürecini durdurmalı ve 2030 için güvenilir bir insan hakları stratejisi talep etmeli
- COP29: Liderler adil iklim finansmanı sağlamayı ve fosil yakıtlardan tamamen uzaklaşmayı taahhüt etmeli
- Uluslararası Af Örgütü ABD Başkanlığına seçilen Trump’ın ikinci döneminde de insan haklarını savunacak
- Türkiye: ‘Etki ajanı’ yasası olarak bilinen yasa teklifi sivil topluma yönelik bir saldırıdır ve reddedilmelidir
- Türkiye: Osman Kavala haksız tutukluluğunun yedinci yıldönümünde, “gerçekten özgürlüğü teneffüs edebileceğime inanıyorum” diyor