Afganistan: Üç yıllık Taliban yönetimi ve uluslararası eylemsizlik hali Afgan toplumunda çok az umut bıraktı

Uluslararası Af Örgütü bugün yaptığı açıklamada, Taliban'ın fiili yetkililerinin Afgan halkına, özellikle de kadınlara ve kız çocuklara yönelik gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri ve uluslararası hukuk kapsamındaki suçları mutlak bir cezasızlıkla işlemesi nedeniyle Afgan toplumunun üç yıldır çözülmemiş bir hayal kırıklığıyla mücadele ettiğini belirtti.

Uluslararası Af Örgütü, Afgan insan hakları savunucuları, akademi üyeleri, kadın protestocular ve aktivistler, gençler, sivil toplum temsilcileri ve gazeteciler dahil olmak üzere 150'den fazla paydaşla geniş kapsamlı istişare toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya katılan paydaşlar, Afgan toplumunun uluslararası toplumun tepkisine ilişkin hayal kırıklıklarını ve geleceğe yönelik korku ve önerilerini ortaya koydular.

Uluslararası Af Örgütü Güney Asya Bölge Kampanyacısı Samira Hamidi, "Dünyanın dört bir yanında Afgan toplumunun farklı kesimlerini temsil eden ve büyük bir çoğunlukla uluslararası toplumun Afganistan halkını yüzüstü bıraktığına inanan kişilerle konuştuk. Uluslararası toplum Taliban'ı işlediği suçlardan ve insan hakları ihlallerinden sorumlu tutmadığı gibi, daha fazla zararı engelleyecek stratejik bir yaklaşım da ortaya koyamadı. "Üç yıl geçmesine rağmen Afganistan'daki insan hakları felaketinin ele alınmasına yönelik hiçbir somut tedbirin alınmamış olması dünya için bir utanç kaynağıdır."" açıklamasını yaptı.

Görüşmeler Afganistan'ın 21 vilayetinde ve aralarında ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Belçika, İspanya, İsviçre, İtalya, Kanada ve Pakistan'ın da bulunduğu dünyanın dört bir yanından on ülkede sürgünde bulunan kişilerle gerçekleştirildi.

Kadın ve kız çocukların hakları

Afganistan'ın 21 vilayetinde yaşayan yirmiden fazla Afgan kadın insan hakları savunucusu Uluslararası Af Örgütü'ne hayatlarının her alanında temsil kabiliyetlerini kaybettiklerini söyledi. Konuştuğumuz kadınlar eskiden hukuk, siyaset, gazetecilik, eğitim ve spor gibi çeşitli alanlarda çalışmaktaydılar. Taliban yönetimi altında geçen üç yılın ardından, hepsi de istihdam ve ekonomik ya da kültürel katkıda bulunma fırsatlarının kısıtlı olması nedeniyle 'hiç kimse' oldukları hissine kapıldıklarını dile getirdiler.

Afganistan'ın Kunduz vilayetinde yaşayan bir kadın insan hakları savunucusu olan Razia şunları söyledi: "Temsil kabiliyetlerini, işlerini ve ekonomik statülerini kaybeden kadınlara bunu hak ettikleri ve Taliban'ın geri dönüşünün insan hakları ve kadın hakları adına zina vaazları verenleri susturmaya yönelik olumlu bir adım olduğu söyleniyor."

Taliban, Şeriata (İslam hukuku) ve 'Afgan kültürüne' uyduklarını iddia ederek toplumsal cinsiyete dayalı zulüm iddialarını reddetti. İktidarlarının başında halkın, özellikle de kadınların ve kız çocukların güvenliğini sağlamak için görünüşte geçici önlemler olarak getirdikleri tüm kısıtlayıcı ve baskıcı kararnameler ve politikalar üç yıl sonra hala yürürlükte.

Afganistan'ın Mezar-ı Şerif vilayetinde öğretmenlik yapan Nazifa, "Bize Taliban'ın değiştiği söylendi. Bize barış çabalarını bozmamamız söylendi. Dünyanın bizim yanımızda duracağı söylendi. Oysa bugün acılarımızı tek başımıza yaşıyoruz," şeklinde konuştu.

Adalet ve Hesap Verme Sorumluluğu

Taliban'ın iktidara gelmesinin ardından Afganistan'daki yasal ve resmi adalet sistemi çökmüş ve Kasım 2022'de Taliban Yüksek Lideri Afganistan'da Şeriat hukukunun tam olarak uygulanması için zorunlu bir emir yayınlamıştı.

Şu anda Avrupa'da sürgünde yaşayan eski bir avukat olan Ahmad Ahmadi konu hakkında şunları söyledi: "Taliban, duruşmalar sırasında avukatların katılımına gerek olmadığını bildirdi. Adalet sistemlerine inanmıyorlar, ancak büyük ölçüde medreselerden (İslami okullar) gelen ve resmi hukuk eğitimi almamış din alimlerinin önderlik ettiği Şeriat hukuku yorumlarına güveniyorlar".

Çeşitli sivil toplum temsilcileri Afganistan'da kırbaçlama, halka açık infaz, uzuvların kesilmesi, taşlama ve uluslararası hukuku ihlal eden diğer kötü muamele ve işkence biçimleri de dahil olmak üzere fiziksel cezaların geri dönüşü hakkında konuştu. Adil yargılamaların veya hukuki çözüm yollarına erişimin yokluğu yeterince bildirilmemektedir.

Küçülen Sivil Toplum

Kadın protestocular, taban örgütleri, gazeteciler ve siyasi aktivistler de dahil olmak üzere insan hakları savunucularının Taliban tarafından düşman olarak algılandığı Afganistan'da sivil toplumun alanı giderek daralmaktadır. Protesto edenler ise zorla kaybetme, keyfi gözaltı, hapis, işkence ve diğer kötü muamelelere maruz kalmaktadır. Pek çoğu misillemeye uğrama korkusuyla ailelerini ve işlerini geride bırakarak ülkeden kaçmak zorunda kalmıştır. Yüzlercesi İran, Pakistan ve Türkiye'de sıkışıp kalmış durumda ve bu ülkelerde hukuki ve mali zorluklarla karşılaşmakta, hatta zorla sınır dışı edilmeye maruz bırakılmaktadır.

Afgan insan hakları topluluğu, sadece Taliban tarafından değil uluslararası toplum tarafından da dışlanma ile karşı karşıya olduklarını dile getirdi. Amerika Birleşik Devletleri'nde sürgünde yaşayan kadın hakları aktivisti Tabasoom Noori, "Afganistan'da bulunan bizler 'çok riskli' görüldüğümüz için önemli tartışmalara davet edilmiyoruz. Sürgündeki bizler ise Afganistan'da yaşamadığımız ve dolayısıyla 'meşru' olmadığımız düşünülerek dışlanıyoruz" diye durumu ifade etti.

Uluslararası Destek

Uluslararası Af Örgütü'ne konuşan insan hakları savunucuları, Afganistan'daki insan hakları krizinin ciddiyetinin, Taliban'ın Afganistan'ın artık Şeriat (İslam hukuku) ve kültüre uygun olarak vatandaşlara saygı ve itibar gösterildiği, büyüyen bir ekonomi ile 'daha güvenli' olduğu yönündeki söylem ve propagandasıyla kısmen zayıflatıldığını düşünmektedir.

Gerçekte ise Taliban bir korku ve mutlak kontrol ortamı yaratmıştır. Amerika Birleşik Devletleri'nde sürgünde yaşayan kadın insan hakları savunucusu Zarifa, "Kendilerini havaya uçuran, sivilleri ve güvenlik güçlerini öldüren aynı grup artık (iktidarda oldukları için) bunu yapmıyor, bu yüzden elbette [Afganistan] güvenli olacak" dedi.

Samira Hamidi yaptığı açıklamada, "Üç yılın ardından Afgan toplumundaki hayal kırıklığı aşikar. Sayısız açıklama ve toplantıdan sonra, Taliban insan haklarını ihlal etmeye ve kamusal ve özel yaşamın her alanında yirmi yıllık yoğun emeği heba etmeye devam ederken dünya hala ellerini ovuşturuyor.

Afganistan konusunda çalışan tüm aktörlerin koordine olması, uzun vadeli etkili çözümler bulmak üzere güvenli ve yaratıcı tartışma platformları bulması ve tartışmaya katılması gerekmektedir. Bu da ancak bunun için gerekli yollara, kaynaklara ve becerilere sahip olduklarında mümkün olabilir.  Uluslararası toplum bu adımları desteklemeyi taahhüt etmeli, toplumdan gelen farklı seslere saygı göstermeli ve Taliban ile ortak çabalara zarar vermekten başka bir işe yaramayacak ilkesiz girişimlerden kaçınmalıdır. Eşgüdümlü hareket etmenin zamanı artık geldi" dedi.