Mısır'da 183 kişinin ölüm cezasının onanması 'zalimane'

Uluslararası Af Örgütü, Mısır'da adil olmayan yargılamaların ardından bugün 183 kişi için verilen ölüm cezası kararlarının, Mısır'ın ulusal ve uluslararası hukuku göz ardı etmesinin bir delili olduğunu belirtti.

Kararların, Mısır ceza adaleti sisteminin taraflı olmasının bir başka örneği olduğunu belirten Uluslararası Af Örgütü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Program Direktörü Yardımcısı Hassiba Hadj Sahraoui, "Bu hükümler ve cezalar bozulmalı ve tüm mahkumlara ölüm cezasına başvurulmadan, uluslararası standartlarda adil bir yargılanma hakkı verilmeli" açıklamasında bulundu. Ölüm cezasının acımasız ve her durumda insanlık dışı bir ceza olduğunu söyleyen Sahraoui, "Yargılamanın adil olmasıyla ilgili ciddi şüphelerin söz konusu olduğu bir durumda ölüm cezasını uygulamak, zalimanedir ve uluslararası hukuka da aykırıdır" dedi.  

11 polisin ölümünden suçlanıyorlar   

Ölüm cezaları, Sina'da geçen hafta gerçekleşen saldırılardan sonra polis ve askere karşı saldırılara katılanların infaz edilmesine yönelik ulusal çapta başlatılan bir medya kampanyasının hız kazanmasının ardından geldi. 

Gize Ceza Mahkemesi, Ağustos 2013'de Kerdassa Polis Karakolu'nda yönelik gerçekleşen ve 11 polis memurunun ölümüyle sonuçlanan saldırılarla ilgileri olduğu gerekçesiyle, Aralık ayında 188 kişiyi 11 polis memurunu öldürmekten mahkum etmişti. Son karar ise bugün, Mısır Müftüsü'ne danışıldıktan sonra verildi. Konuyla ilgili konuşan Sahraoui, "Ne zaman ki bir dava polis memurlarını öldürmekle ilgili olsa, toplu ölüm cezası kararı vermek, gerçeklerin ve bireysel sorumluluk ilkesinin gözetilmediği, rutine yakın bir politika olarak görülüyor" dedi.

Her ne kadar eski cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in aleyhinde, ayaklanma sırasında yüzlerce protestocunun ölümüne dahil olduğu gerekçesiyle açılan dava düşürülmüş olsa da, polis memurlarının öldürülmesi için yapılan dört yargılamada, şimdiye kadar 415 kişi ölüm cezasına mahkum edildi. Ağustos 2013'de 1000'e yakın protestocunun öldürülmesi ile ilgili hiçbir güvenlik görevlisi bugüne kadar sorumlu tutulmadı.
  
Yargılama, bir mahkeme salonu yerine Tora Polis Enstitüsü'nde gerçekleşirken, bütün şahitler ya polis memurları ya da polis memurlarının ailelerinden oluşuyordu. Sanıkların aileleri ise duruşmalara katılamadı. Ailelerin veya kamuoyunun yargılamaya katılmasının engellenmesi ulusal ve uluslararası hukukun ihlali olduğunu dile getiren Sahraoui, "Yargılamaların bir cezaevi tesisinde gerçekleşmesi masumiyet karinesini, aleni ve adil duruşma ilkesini zedelemektedir" dedi.   

Bütün sanıklar duruşmalara getirilmedi 

Uluslararası Af Örgütü'ne konuşan davanın savunma makamı ise bütün sanıkların duruşmalara getirilmediğini söyledi. Getirilenlerin ise mahkeme salonuyla kendilerini ayıran geniş koyu renkli cam ekran nedeniyle duruşma sürecini duymalarının veya sanıkların yasal savunucularıyla iletişim kurmalarının, mahkeme salonuyla kendilerini ayıran geniş, koyu renkli cam ekran nedeniyle engellendiği ifade edildi. Savunma makamı ayrıca duruşma sırasında yargıç tüm tanıkları çağırmadığı için, görgü tanıklarına çapraz sorgulama yapmalarının mümkün olmadığını ekledi.  

Uluslararası Af Örgütü suçun asıl mahiyeti, failin niteliklerini veya devlet tarafından mahkumun ölümü için uygulanan yöntemlerden bağımsız olarak ölüm cezasına istisnasız her durumda karşıdır.