1 Mayıs: Türkiyeli Yetkililer Protestocuların Barışçıl Toplanma Hakkına Saygı Duymalı

Planlanan 1 Mayıs gösterilerinin arefesinde Uluslararası Af Örgütü, Türkiye yetkililerini protestocuların haklarına saygı duymaya çağırıyor. İstanbul'daki yetkililer, 1 Mayıs için geleneksel bir alan olan şehir merkezindeki Taksim Meydanı'nda gerçekleşecek gösterilere izin vermeyi yine reddetti. Ek olarak, barışçıl toplanma hakkının engellenmesiyle birlikte, protestocular polisin aşırı güç kullanımı, keyfi gözaltı ve adil olmayan kovuşturma riski altında. Uluslararası Af Örgütü ise İstanbul'daki gösteriler için gözlemci gönderecek.

Barışçıl toplanma hakkının engellenmesinin 2015 1 Mayıs'ında da yine aynı şekilde protestocular ve polis arasında çatışmalara yol açacağına inanılıyor. 2014'te polis, Taksim Meydanı'na doğru yürüyüşe geçmeye hazırlanan sendikacılara, meslek kuruluşlarının temsilcilerine ve sivil toplum örgütlerine karşı tazyikli su ve biber gazıyla müdahale etmişti. Taksim bölgesinin ortası geniş bir şekilde kapatılmış, alana erişim 39 bin polis memuru ve 50 TOMA tarafından engellenmişti.

Yetkililerin gerçekleşmesine izin verdiği barışçıl toplu protestolar 2010, 2011 ve 2012 yılında Taksim'de düzenlenmişti. Dün yapılan bir açıklamada, yetkililerin 2014'deki beyanları tekrar edildi ve İstanbul Valiliği Taksim'de göstericilerin gösteri yapma hakkının reddini meşrulaştırmak için güvenlik tehditleri, turizm ve trafiğin aksamasını gösterdi. İstanbul'daki yetkilileri gösteriler için şehir merkezinin dışındaki diğer alanları önerdi.

2014 1 Mayıs'ında Taksim'deki gösteri girişimiyle bağlantılı olarak, sendikaların ve meslek kuruluşlarının liderlerine yönelik 'yasadışı gösterilere katılmaya teşvik' gerekçesiyle açılan kovuşturma, eylemlerin barışçıl toplanma hakkını garanti altına alan ulusal ve uluslararası hukuk mevzuatı tarafından korunduğu belirtileerek mahkeme tarafından geri çevrilmişti.

2013 Gezi Parkı Eylemleri'nin ardından 'yasadışı gösterilere katılmak' gerekçesiyle kişilere açılan davalar ağırlıklı olarak suçlananların beraatı ile sonuçlanıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de 'KESK ve DİSK v. Türkiye' davasında , 1 Mayıs 2008'de Taksim'e doğru yürüyüşe geçen göstericilerin yetkililer tarafından zorla dağıtılması eyleminin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesinin (barışçıl toplanma hakkı) bir ihlali olduğu sonucuna vardı.

Ulusal mahkemelerin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin açık kararlarına rağmen, yetkililer barışçıl toplanma hakkını engellemeye devam ederek göstericilere karşı şiddet kullanmaktadır. Mart ayında Meclis, daha sert hükümler içeren 'İç Güvenlik Yasası'nı onaylayarak, polise gösterilerin olduğu alandaki protestocuları adli gözetim olmaksızın 24 saate kadar gözaltına alma yetkisi verdi. Ek olarak, polisin güç kullanımıyla ilgili uluslararası standartlarla ters düşerek, muğlak hükümlerle polisin ateşli silah kullanma yetkisini genişletmiştir.

Söz konusu hükümler, "bireyler veya grupların, polise veya başkalarına, işyerlerine, evlere, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadet yerlerine molotof kokteyli, patlayıcı, parlayıcı, yaralayıcı veya benzer silahlarla saldırması yahut saldırmaya teşebbüs etmesi" durumunda polise ateşli silah kullanımı noktasında yetki vermektedir.

Son birkaç yılda Türkiye yetkilileri, İstanbul'un merkezindeki ve ülkenin herhangi bir yerindeki barışçıl protestolara göz açtırmamaktadır. 1 Mayıs protestolarına izin vermek, yetkililere bu durumu tersine çevirme fırsatı verecektir.