6. Duruşma

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 7. duruşması Silivri Cezaevi yerleşkesinde bulunan duruşma salonunda 28 Ocak 2020, saat 10:45’te görüldü.

 

İzleyiciler

Duruşmayı Birleşik Krallık, İtalya, Almanya diplomatik misyonlarına mensup temsilciler; Uluslararası Barolar Birliği (International Bar Association), Goethe Enstitüsü, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Heinrich Böll Vakfı ve çeşitli ülke ve kurumlardan gözlemciler izledi.

Mahkeme heyeti başkanı dosyaya giren belgeleri okudu. Bakanlığın AİHM’in “derhal tahliye” kararına Adalet Bakanlığı’nın 26 Aralık 2019’da cevap verdiği, “kararın kesinleşmediğin belirtildiği” tutanağa geçirildi.

 

Yargılanan Hak Savunucularının Avukatlarının Savunmaları

Hak savunucularının avukatları gerekçelerini sıraladıktan sonra mahkeme heyetini reddettiklerini beyan ettiler:

 

Avukat Köksal Bayraktar

 

Köksal Bayraktar, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 58. maddesinin 3. fıkrasındaki, tanığa dair “soru sorma hakkı saklıdır” hükmünün, kanunda çapraz sorgunun bir uzantısı olarak bulunduğunu savundu. Bu hakkın tanık Murat Pabuç’un sorgulandığı duruşmalara savunma makamının katılmamış olması nedeniyle mahkeme heyeti tarafından ihlal edildiğini söyledi.

 

Yargılamanın bir tarafı olan savunma makamı olarak sahip oldukları “duruşmada hazır bulunma hakkı”na iddia makamı olarak cumhuriyet savcısının da sahip olduğunu vurguladı. Bu hakkın, “hayati tehlike” gerekçe gösterilerek savunma makamına tanık Murat Pabuç’un dinlendiği kapalı duruşmada tanınmadığını; bunun “ses ya da görüntü aktarımıyla” da yapılmadığını belirtti.

 

Ceza Muhakemesi’nin ilkelerinden silahların eşitliği ilkesini hatırlattı:

 

Ceza yargılaması uyarınca savcı ile savunma makamı eşittir. Bu silahların eşitliğine ve Anayasa'daki eşitlik kuralına aykırıdır. Diyorsunuz ki; "burada hayati tehlike vardır." Hangi hayati tehlike? Bunu neden açıklamıyorsunuz? Pabuç ile bizim aramızda geçmişte nasıl bir olay geliştir de tehlike arz ediyoruz? Bunu açıklamanız lazım. “

 

Av. Bayraktar, tanık Pabuç’un dinlenmesi yoluyla 25 Aralık ve 20 Ocak tarihlerinde elde edildiği iddia edilen delillerin yukarıdaki nedenlerle, kanuna aykırı deliller olduğunu savundu.

Mahkeme heyetinin bu pratiğini kabul etmeleri durumunda yargılama yapmaya gerek kalmayacağını; tanığın savunma makamından gizli dinlendiğini, tanığın ifadelerinin bazı avukatlara gönderilmediğini, kanuna aykırı delillerin “aynı zamanda kaçırılmak istendiğini”; bunun “Türkiye’nin en büyük 12 barosu tarafından da ortaya konduğunu”, bu nedenlerle mahkeme heyetinin reddinin gerektiğini ifade etti.

 

Avukat Turgut Kazan

Yiğit Aksakoğlu’nun avukatı Turgut Kazan söz aldı.

Mahkeme heyetine verdiği dilekçede, “hayati tehlike” gerekçesiyle kapalı duruşmada dinlenen tanık Murat Pabuç’un savunma avukatlarına Linkedin isimli sosyal medya platformu aracığıyla “davet gönderdiğini” ve “bağlantı kurmak” istediğini daha önce açıkladıklarını, bunun bilinmesine rağmen tanığın kapalı bir oturumda dinleme yolunun tercih edildiğini vurguladı.

Linkedin üzerinden başka kişilerle bağlantı kurmak isteyen kullanıcılara, bu platformun “Sizin bilgilerinize ulaşabileceği için yalnızca tanıdığınız kişilere davet gönderin.” uyarısında bulunduğunu hatırlattı. Bu bilgi ışında savunma avukatına “bağlantı kurma” isteği gönderen tanık Murat Pabuç’un mahkeme heyetini yanılttığını, aksine, kendisinin “avukatlara tehlike yarattığını” ileri sürdü.

Kazan, Pabuç hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiğini söyledi.

 

Avukat Mehmet Durakoğlu

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu söz aldı:

"Önceki celsede verilen kararda akıl sağlığı tartışmalı olan kişiyi savunmadan kaçırarak ifade aldınız. Biz İstanbul Barosu tarihine böyle bir utancı yazmak istemiyoruz. Burası yüksek güvenlikli bir yer bunu geçiyorum ama avukatlar hiçbir biçimde olayın, sanığın, tanığın kendisiyle özdeşleştirilebileceği kişiler değildir. Bu konunun zabıtlara geçmesinin savunma tarihi açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

Heyetinizin vaktiyle özel olarak kurulmuş olması, uygulamaların da bizim açımızdan çok özel anlamlar teşkil etmesi dolayısıyla bugün itibariyle tahammül noktasını geçtiğinizi özellikle vurgulamak istiyorum. Bu karardan dönülmesini ve bu hukuka aykırı delilin dosyadan çıkarılmasını aksi halde meslektaşlarım tarafından dile getirilen reddi hakim talebinin yerine getirilmesini talep ediyorum."

 

Avukat Fikret İlkiz

Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın avukatı Fikret İlkiz; “dosyaya ne şekilde girdiğini bilmedikleri”, 17 Aralık 2019 tarihli bir savcılık yazısında Murat Pabuç’un “ifadesinin tamamının olmadığının söylendiğini” belirtti:

“Kim yolladı bilmiyoruz. Özellikle ifadenin belli bir yerine gelindiğinde, 28 Mart 2016'da (ifadeye) ara verilmiş. Ara verildikten sonra, 31 Mart 2016'da devam etmiş. Arada kalan günlerde ne oldu? Siz sormadınız. Biz olsaydık sorardık. “Bunu nasıl sormazsınız” diye size sorma gereği duymuyorum.

Bunlara rağmen Murat Pabuç sizin için bulunmaz bir tanık haline geldi. Size hiç güvenimiz yok. Biz Gezi'yle ilgili olarak "yapmadım, etmedim, bilmiyoruz" demiyoruz. Herhangi birini bizim yüzümüzden tutuklu tutmayın.

İlkiz, mahkeme heyetinin Murat Pabuç ile alakalı tavrı nedeniyle heyeti reddettiklerini söyledi.

 

Avukat Hasan Fehmi Demir

 

Yiğit Ali Ekmekçi’nin avukatı Hasan Fehmi Demir, CMK’nın 58. maddesinde "tanıklar, karar alınması halinde taraflar olmadan da dinlenir, bu halde sesli görüntülü kayıt yapılır" ibaresinin bulunduğunu ve mahkeme heyetinin kanuna aykırı hareket ettiğini ifade etti.

Mahkeme heyetinin ilk duruşmadan bu yana “dava dosyasına gelen belgelerin okunması konusunda da usule uymadığını” gördüklerini söyledi. Davaya katılmak veya şikayetçi olmak istemediklerini belirten kişilerin mahkeme heyetince davaya dahil edildiğini hatırlattı. Bu nedenlerle “mahkeme heyetini reddettiklerini” söyledi.

Mevlüt Saldoğan, Ali İsmail Korkmaz'ın katili. Eyleminden ötürü 13 yıl hapis cezası almış. Saldoğan ‘Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın ölümü nedeniyle beni suçladılar, ceza aldım, KHK ile çıktım.’ diyor. Aile birliği bozulmuş, işsiz kalmış.  

Siz bir katili, katil olduğu için dosyaya katmış ..."

 

Mahkeme başkanı araya girdi. "İddianameye bakarsanız polise taş attıkları için kabul ettik" dedi.

Ali İsmail Korkmaz'ın izleyiciler bölümünde bulunan annesi, heyet başkanının da duyacağı şekilde “Ben Ali İsmail’in annesiyim.” diyerek tepki gösterdi: Mahkeme heyeti başkanının “acınızı anlıyorum” diye cevap vermesi üzerine izleyiciler bölümünden tepkiler geldi.

Avukat Hasan Fehmi Demir devam etti. Murat Pabuç’un ismini Murat Eren olarak değiştirdiğini hatırlattıktan sonra şöyle konuştu:

“Ya sahte kimlikle ifade verdi ya siz dosyaya gelen bilgileri bilmiyordunuz, okumadınız ama sanmıyorum, ya da Murat Eren olduğunu biliyorsunuz ama Murat Pabuç olarak tutanağa geçtiniz. Bu suçtur. Bu suçu bilerek işlemediğinizi düşünüyorum. Ama sahte bir kişiyi dinlediniz.

Mahkemenizin reddini gerektiren başka bir unsur; mahkemeniz üç celse önce Kavala'nın tahliye talebini reddederken bunun AİHM'in kararlarına uygun olduğunu söylüyor, saygılı olduğunu söylüyorsunuz. Ama bu normlara uygun olmadığı, gerekçenizin uygun olmadığı ortaya çıkıyor. Bu sefer ‘kesinleşmediğine’ sığınıyorsunuz.

Sadece sizin, Murat Pabuç ya da Murat Eren ya da Murat Pabuç sahte kişi mi diyelim, hayali tanık mı diyelim... Bu kişiyi dinlemenizden ibaret değil, heyetiniz başından beri kanuna aykırı tutum almaktadır.

Sizi ve iki üyenizi ayrı ayrı reddediyorum.”

 

Av. Hürrem Sönmez

Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ihlal edildiğini vurguladı. Tanık Murat Pabuç’un kendi kaleme aldığı kitabında, “borderline ve paranoid kişilik bozukluğu” sebebiyle Haydarpaşa Askeri Hastanesi'nde teşhis konduğunu ve tedavi gördüğünü açıkça anlattığını; mahkeme heyetinin bu konuya ilişkin bir bilirkişi raporu alabilecek olmasına rağmen bunu yapmadığını söyledi. Hastalığa ilişkin bilgiler vererek sanığın beyanlarını ele aldı:

"Paranoid kişilik bozukluğuna sahip bireyler ellerinde yeterince sebep olmaksızın başkalarına karşı kuşku beslerler. En ayırt edici özellikleri güvensizliktir. Başkalarını tehdit olarak algılarlar. Gerçeğe uygun olmayan düşüncelere sahiptirler ve bunları empoze etmeye çalışırlar. Bu görüşleri, çevrelerinde de kabul görebilir.

 

Biz bunu sizin mahkemenizde yaşadık. M.P'nin ifadeleri kabul gördü, iddiaları bizim huzurumuzda tartışılmaksızın kabul edildi, her tür usûli kural yok sayılarak kendisi dinlendi. Tanığın sağlık probleminden kaynaklı birtakım hezeyanları sayın mahkemeniz tarafından ciddiye alınmıştır.  Öyle ki, bizim göremediğimiz ve tanığın teslim ettiği gaz maskesi adeta formülü gizli bir kimyasal silah gibi, bir bilirkişi raporu alınmıştır. Rapora göre, bunlar Karaköy'e gidilse alınabilecek bir gaz maskeleridir.

 

Sayın mahkemeniz, psikolojik rahatsızlıkları olduğu anlaşılan tanığın ifadelerinden yola çıkılarak kıymetlendirilen deliller vesilesiyle savcılığın iddianamesinde yer verdiği uluslararası bağlantılar, finansal ilişkiler iddialarına dayanak bulma gayretindedir.

 

Avukat Sönmez, müvekkilinin de aralarında bulunduğu 3,5 milyon insanın Gezi Parkı’nın park olarak kalması ve yurttaş olarak haklarının tanınması için protesto haklarını kullandıklarını söyledi. Tanık ifadesinde “ortaya dökülmeye çalışılan gizli ilişkilere” gerek olmadan, 2013 Haziran’ında yaşananların açık olduğunu ifade etti.

 

Ama bu mahkemeniz tarafından katılma taleplerinin değerlendirilmesi sırasında kurulan ilişki bizim için anlaşılmazdır. Ali İsmail Korkmaz'ı öldürdüğü için mahkum edilen eski polis Mevlüt Saldoğan'ın bu davaya müdahil olarak kabul edilmesi bizim için anlaşılmazdır. AİHM kararına rağmen Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı verilmesi adil yargılama ilkesinin çiğnendiğinin göstergesidir. Biz de Murat Pabuç'un huzurda dinlenmesi talebinde bulunuyoruz, aksi takdirde biz de tarafsızlık ilkenizi kaybettiğiniz gerekçesiyle mahkemenizi reddediyoruz."

 

 

Avukat Aynur Tuncel Yazgan

 

İnanç Ekmekçi’nin avukatı Aynur Tuncel Yazgan söz aldı. Murat Pabuç’un kaleme aldığı kitabı eline alıp, mahkeme heyetinin dikkatine sunduğunu ifade etti. Kitaptan, tanık Pabuç’un borderline ve paranoid kişilik bozukluğunun bulunduğunu yazılı olduğu kısımları okudu.

 

Tanık hakkında, kendisini mahkeme heyetine 25 Aralık 2019’da bilirkişi gibi sunduğu için, ‘mevcut dava dosyasında delil uydurarak iftirada bulunmak’ isnadıyla Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesinin 2. fıkrası uyarınca suç duyurusunda bulunduğunu beyan etti.

 

 

Avukat Kaan Karcılıoğlu

 

Mehmet Ali Alabora, Handan Alabora ve Meltem Arıkan’ın avukatı Kaan Karcılıoğlu söz aldı.

 

Dilekçelerinde bildirdikleri mazeretin duruşmada okunmadığını ifade etti. İletişim kayıtlarının taleplerine rağmen kendilerine verilmediğini; bu nedenle kayıtların üzerinde oynanıp oynanmadığının tespitini yapmalarının mümkün olmadığını söyledi.

 

Müvekkili Mehmet Ali Alabora hakkındaki iddialara ilişkin daha önce takipsizlik kararı verilen dosyaların mevcut yargılama dosyasına celbini talep ettiklerini ancak taleplerinin değerlendirilmediğini ifade etti.

 

Üçüncü duruşmada sundukları dilekçede yazılı ve sözlü olarak belirttikleri Adalet Bakanlığı'ndan gönderilen yazının ne olduğunun bilinmediğini ileri sürdü. Bu yazıya göre; Adalet Bakanlığı’nın yakalama emri mi çıkarılacağını yoksa müvekkillerinin ifadesinin istinabe yoluyla mı alınacağını mahkemeye sorduğunu söyledi. Bakanlığın Alabora’ya ilişkin böyle bir başvurusunun olup olmadığının mahkemece Adalet Bakanlığı’na sorulması taleplerini tekrar etti.

 

 

Tora Pekin

 

Hakan Altınay’ın avukatı Tora Pekin söz aldı. Heyetin reddi taleplerine katıldığını ifade etti.

 

Mahkeme heyetinin duruşma sırasında eskiz çizilmesini yasaklamasına değindi:

 

“Duruşmadaki ressamların kanuna aykırı olduğunu belirterek yasakladınız. Ama CMK'da bu da belli. Her tür yazılı veya görüntülü kayıt alınan nakil imkanı olan aletler kullanılamaz. Ama burada kağıt ve kalem var.

Mesele yorum değil. Mesele, sizin Türkçe sözcükleri ve anlamlarına aykırı kullanımız. Bu şekilde nasıl yargılama yapacağız?

İkinci bir sorun soru sorma yasağı. Tanıklara soru sorarken Av. İlkan Koyuncu'ya "yönlendirici soru sormayın" dediniz ama sizin tanıklara sorduğunuz sorular arasında yönlendirici olmayan bir soru yok. Metnin dökümünde nidalar var. Bir heves olduğunu görüyoruz. Siz "böyle değil" diyebilirsiniz ama eğer yasaya uygun şekilde biz de duruşmada olsaydık biz de tartışabilirdik. Sizin tarafsızlığınıza kuşku düşmüştür.

Bu nedenle reddi hakim talebinde bulunacağım."

 

Mahkeme heyeti reddi hakim taleplerini değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.

Heyet ara kararında, reddi hakim taleplerini CMK 23-24’e dayanmadığı gerekçesiyle ayrı ayrı reddetti.

Heyet başkanı, söz isteyen avukatlara söz vermek istemedi. Daha sonra bunu kabul etti.

 

Avukat Deniz Tolga Aytöre
Aytöre, heyetin reddi hakim talebi reddine itiraz ettiklerini söyledi:

“Gerekçenize itiraz ediyoruz. 58/3'ten rücu etmediğinizi görüyoruz. Yani tanığın hayati tehlikesini tahmin etmeye yönelik kararınız kabul edilebilir değildir." Avukatlar salonu terk ediyor.

Avukatlar salonu terk etti. Bunun üzerine izleyiciler bölümünden alkış sesleri yükseldi. Mahkeme heyeti başkanı önce alkışlayanların, daha sonra izleyicilerin tamamının dışarı çıkarılması talimatı verdi.

İzleyicilerin dışarı çıkmasıyla salonda sadece yargılanan hak savunucuları ve uluslararası gözlemcilerin bulunduğu bölümdeki kişiler kaldı.

İzleyicilerin salondan çıkışları sırasında da alkışın sürmesi üzerine mahkeme heyeti duruşmaya ara verip salondan ayrıldı.

 

Yargılanan Hak Savunucularının Savunmaları

Mahkeme heyeti başkanı sözü tutuklu Osman Kavala’ya verdi.

Osman Kavala, tanık dinlemesi yasaya uygun yapılmadığı halde kendisine sorular sormak istediğini söyledi. Müsaade edilirse tahliyesine ilişkin talepte bulunmak istediğini söyledi.

Mahkeme heyeti başkanı Kavala’ya “Tanık beyanına karşı susma hakkınızı kullanabilirsiniz.” dedi.

Kavala devam etti:

“Hükümete karşı ayaklanma, bir ayaklanmayı finanse ettiğime dair tek bir kanıt yok. Faaliyetlerim yasal haklarım çerçevesindedir. İddianamede yer alan gizlilik içeren, gizleme kaygısı ima edilmiş hiçbir unsur yok. Bu nedenle gizlenmiş bir bilginin mevcut olduğunu düşünmek hukuki akıl yürütmek değildir. AİHM kararında da belirtildiği gibi delil olmaksızın kişinin özgürlüğünden mahrum edilmesi ciddi bir hak ihlalidir. İlk tutuklamadan sonra tutukluluğun uzatılması ihlalidir ve mahkemenin sorumluluğunu artırmaktadır. Benim durumumda, AİHM'in derhal bırakılmama ilişkin karardan sonra, kararın ‘kesinleşmediği’ gerekçesiyle bu ihlale devam ediliyor. Tutuklama kararının hak ihlali olduğu hükmünün oybirliği ile alınmış olması, kararın hukuki gerekçelerinin göstergesi.

Bu kararla birlikte AYM'nin aynı konuda almış olduğu kararın artık geçersiz hale gelmiş olması, bu nedenle de mahkemenizin son tutuklama gerekçeleri arasında AYM kararından söz edilmemesi AİHM kararının ağırlığının ve işlerliğinin somut göstergesidir.

Buna rağmen mahkemenizin AİHM'in kesin hak ihlali olduğuna dair kararını görmezden gelmesi anlaşılabilir değildir. AİHM kararı geçerli bir karardır ve değişmediği sürece mahkemeniz AİHS'ni ihlal eden bir merci olarak görülecektir.

AİHM kararına rağmen tutukluluğumda ısrar etme davranışınızın davanın sonucunu da etkilemesinden büyük endişe duyuyorum. Bu davranış mahkemenizin adil karar verme yetisini bozan fiili bir durum yaratmakta, hakkımda ağır bir karar verme yönünde bir baskı yaratmaktadır. Tutukluluğumun kaldırılması sadece üç yıl süren hukuksuzluğa son vermiş olmayacak, mahkemenin bundan sonraki süreçte AİHM içtihatlarına uygun şekilde yürütülmesine imkan sağlayacaktır.

 

Yargılanan diğer hak savunucuları Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Çiğdem Mater, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu ve Yiğit Ekmekçi'ye söz hakkı verildi, avukatlarının yokluğunda beyanda bulunmayı uygun görmediklerini, bunun hukuka aykırı olacağını ifade ettiler.

 

İddia makamı

Duruşma savcısı, dosyanın gelmiş olduğu aşama ve dosya kapsamı gereğince esas hakkındaki mütalaayı hazırlaması için süre verilmesini ve Osman Kavala'nın da tutukluluk halinin devamını talep etti.

Karar için ara verildi.

 

Ara Karar

30. Ağır Karar Ceza Mahkemesi ara kararında; (1) dosyanın esas hakkında mütalaanın hazırlanması için savcılığa tebliğine, (2) soruşturmanın genişletilmesi talebi reddine, (3) davaya katılan polisler hakkındaki katılma kararından rücu edilmesi talebinin reddine, (4) adli kontrol tedbirlerinin kaldırılması talebinin reddine, (5) AİHM kararının kesinleşmediğinin bildirilmiş olması, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali bulunmadığı kararına da istinaden, Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verdi.

Bir sonraki duruşma 18 Şubat'ta Silivri’deki 1’nolu duruşma salonunda saat 10:00’da görülecek.